Bugün sizlere üç günlük Çeşme-Alaçatı gezimizde kaldığımız olağanüstü otelden bahsetmek istiyoruz. Aslında otel dediğimize bakmayın. İsminden de tahmin edeceğiniz üzere İncirliev restore edilmiş bir Rum evi. Kendimizi müşteri gibi değil sanki İncirliev’in sahipleri Osman ve Sabahat Poshor’un misafirleriymiş gibi hissettik. Öyle bir içtenlikle karşıladılar ki bizi sanırsınız 40 senedir tanışıyorduk. Öyle bir his ki bizde bıraktıkları: evde tatilci değil, evin bir parçasıydık. İçeri adımımızı atar atmaz Osman ve Sabahat Poshor çifitinin evin dört bir köşesine yayılan pozitif enerjisiyle içimiz doldu taştı.
Buraya İncirliev ismini vermelerinin sebebi yemyeşil bahçesinin ortasında heybetli duran incir ağacı.
Konforun baki olduğu sekiz tane irili ufaklı odaları var. Biz İncirlioda Üç’te kaldık. Giriş katında bol güneş alan bir oda. Her sabah eski tahta kapaklardan odaya sızan günışığıyla, yüzümüzde kocaman bir tebessümle uyandık. Daha çok uyanamadık. Sabahın köründe kalkmak zorunda değildik. Kahvaltı 12’ye kadar sürüyordu. Zaten Sabahat Hanım bir anne sıcaklığında geç bile kalsak bizi aç bırakmayacağı söylüyordu.
Fiyatlandırma üç sezona bölünmüş. Biz Mayıs ayı için oda-kahvaltı 200TL ödedik. Pahalı olduğunu düşünüyoranız yanıldığınızı söylemek isteriz. Bu kalitede bir mekan, rahatınız için herşeyi yapan samimi ev sahipleri ve yeşilliklerin içerisinde huzur dolu bir ortam için verdiğimiz miktara değdiğini gönül rahatlıyla söyleyebiliriz. İncirliev’de kalmasanız bile misafirliğe gidin. Bahçede Poshorlar’ın bir çayını için. Evin hikayesini ilk ağızdan dinleyin. Şanslıysanız Sabahat Hanım’ın fırından yeni çıkmış mis gibi kokan böreklerinden yahut halis zeytinyağıyla yapılmış baklasından, enginarından, fasulyesinden deneyebilirsiniz.
Üç günlük de olsa şehirden kaçıp Çeşme-Alaçatı’da saklı kalmış bir evde tüm dertlerimizi unuttuk gitti. Birbirimize daha yakınlaştık. Baharın renklerini bu sefer kaçırmadık.
www.incirliev.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder